• Skip to main content
  • Skip to primary sidebar

Pınar'ın Arya'sı

Bir pediatrist annenin güncesi

BESLENME

Ayy daha yürümüyor mu!

Dikkat bu yazı biraz atarlı olacaktır! 

Neden mi bu ara insanların Arya ile ilgili bazı yorumları beni sinirlendirir oldu. Bazıları çok iyi niyetli biliyorum ama bazıları gerçekten çok gereksiz .. 

1. Nerdeyse 14 aylık niye yürümüyor ki

(Başka bir bulgu olmadıkça çocuklarda yürümenin başlamaması 18 aya kadar normal kabul edilir. Boşver sen zamanı gelir yürümezse o zaman araştırırız gerekirse)

2. Aa fotoğraflarda tombiş görünüyor, aslında çok zayıfmış neden ki

(Evet öyle napalım yani, bütün günümüz yemek yedirmeye çalışmakla geçiyor zaten, her çocuk aynı değil ki bu da böyle iştahsız )

3. Şeker yedirmediğinden kilo almıyor bak bu çocuk ..

4. Ne zamana kadar şeker vermeyeceksin ki sanki .. 

(Kardeşim çocuğuma sağlıksız bir şey vermek istemiyorsam niye karışıyorsun ki, sen çocuğunu Nutella ile besle istersen ama bana karışma, sağlıklı olsun da zayıf olsun ne yapayım yani)

5. Çok sık hastalanıyor bu çocuk .

(Evet ben hastanede çalışıyorum her gün onlarca enfeksiyon hastası ile karşılaşıp bu hastalıkları eve taşıyorum, ne yapayım yani fanusa mı koyayım çocuğu ya da ben mi çalışmayayım )

Bizim toplumumuzda herkes çocuk bakımında uzman,iyi niyetli yorumlara tabi ki her zaman açığım, ama bazı şeyleri söylerken benim gibi zaten acemi olan anneleri bir de ‘ kötü anne ‘ gibi hissettirmeye hiç gerek yok bence.. 

Anne sütüne veda

Aslında bu yazıyı hemen yazamadım, belki saçma gelecek ama içim biraz buruk çünkü.. Zar zor başlayan, defalarca geçirdiğim mastitlerle devam eden emzirme maceramız sonunda bitti. Bir devir kapandı yani, hamilelik ve sonrasında emzirme ile insan bebeğiyle hep bir bütünmüş gibi hissediyormuş.. İşte bütünlük hali Arya hanımın doğum gününe bir hafta kala emmeyi reddetmesi ile sona erdi.. Nasıl oldu bilmiyorum.. Bir sabah uyandık ve Arya emmemek için tekmeler savurdu. Üzülmedim desem yalan olur, hatta aşırı üzüldüm.. Kabul ediyorum çok korkunç bir durum değil.. Çoğu çocuk psikologu bu kadarın yeterli olduğunu düşünüyor.. Artık yediğime içtiğime dikkat etme derdim yok, mastit korkusu yok, parfüm sürmeye, içki icmeye başlayabilirim, ayy bunla emziremem diye giyemediğim elbiselerimi giyebilirim.. Bir çok annenin çektiği memeyi bıraktırma derdim de olmayacak.. Ama yine de çok koydu bu durum.. Artık üzüldüğünde, ağladığında onu sakinleştiremeyeceğim.. Artık bana bağımlı değil özgür bir birey ve özgür iradesi ile anne sütünü reddediyor.. Yaşayanlar bilir sanki artık bebeğin senin değilmiş ve seni sevmiyormuş gibi hissettiren bir durum bu (tabi ki öyle olmadığını bilsem de).. Tıbbi açıklamasını bilemediğim için, kadınlar kulubü ve Prof dr Google’da da araştırmalar yaptım, sütün tadı bozulmuştur, bir koku rahatsız etmiştir gibi sonuclara ulaştım ama bunlar beni hiç tatmin etmedi.. Ama gördüm ki çocuğu evlenip gidiyormuş gibi hisseden bir ben değilmişim:) Sonuç olarak artık sadece emziğe ‘meme meme’ diyor ve ben o emziği biraz da kıskanıyorum artık.. Bir açıdan bakınca biliyorum ki kuzum artık büyüyor, yemek yiyor, inşallah yakında da yürüyecek. O artık bir bebek de değil, bir çocuk.. Sağlıklı ve mutlu olmasının yeterli olduğunu tercihleriyle ilgilenmemem gerektiğini öğrenmemin zamanı galiba geldi bile..

Ek gıdadan haberler..

Ek gıdaya başlayalı bugün itibarı ile 3 ay oldu.. İtiraf etmem lazım ki tahmin ettiğimden daha zordu bu süreç.. Çünkü Arya (dedikodu etmiş olmayım ama) uyku ve yemek konusunda biraz zor bir bebek. Uyku konusunu defalarca anlattım heralde, biraz da ek gıda maceramızdan bahsedeyim istedim. 5.5 ay civarında öncelikle sebzeleri (tercihen mevsim sebzeleri), sonra meyveleri, üç gün kuralına uyarak yavaş yavaş tattırmaya başladık Arya’ya..Yine aynı dönemde yoğurt denemelerine de başladık, ama yoğurdu mümkün değil yemedi. Günlük AOÇ süt alıp, her gün ev yapımı yoğurtları sunduk önüne, biz beceremiyoruz galiba deyip, yoğurt makinası aldık bir de öyle denedik ama yok, bana mısın demedi, bir türlü yemedi yoğurdu.. Anne sütü alan bebeklerin bazen erken dönemlerde yoğurdun tadını sevmedikleri, sonra yavaş yavaş alıştıkları biliniyor ben de akışına bıraktım bir süre hiç yoğurt denemedim. Sora bir gün restaronda yemek yerken hazır yoğurttan bir tattırayım dedim ve köftehor Arya o yoğurda bayıldı 🙂 Ne kadar hazır vermeyim dediysem de kendi tercihini yaptı ve hazır yoğurdu artık daha severek yemeye başladı.. 7. aya kadar ek gıda sadece tadımlıktı ama 7. ayın bitişine doğru artık yumurtanın sarısına da başladık. 1/8’i, 1/4’ü, yarısı derken zamanla tam bir yumurta sarısını, yanında tuzu alınmış peyniri, ekmek içeren kahvaltısını hazırlamaya başladık. Tabi ki bebeklerin bir günü bir gününü tutmuyor, bir gün iştahla yerken diğer gün ağzına lokma koymuyorlar. Günde bir yada iki kez meyve ve yoğurt, akşamüstü de sebze çorbası/etli çorba/tarhana şeklinde kızımın menüsü. Çorbaları ya da yemeği yaparken genelde şuna dikkat etmeye çalışıyoruz. Tahıl içerikli bir çorba yaparken içine sebze koyuyoruz, yada sebze çorbası yaparken içine un koyuyor ya da yanında makarna, bulgur olsun istiyoruz. Bir hocamın tavsiyesi üzerine her öğünde mutlaka ekmek de vermeye çalıştım. Bize göre sanki ekmek gerekli değilmiş gibi geliyor ama bebekler için hem tadı güzel hem de tahıl içeriğiyle besleyici birşey ekmek. Çorba suyu ve meyve suyu hiç vermeden, şeker ve tuz hiç kullanmadan bir beslenme düzeni oturtmaya çalışıyorum. Kabızlık ve ya ishal durumuna göre muz ve kuru kayısı tercih ediyorum. Benim gibi yoğun annelerin kurtarıcısı, mutfağın gizli kahramanı ise Avent Wasabi pişirici-ve blender.. Buharda pişiriyor, sağlıklı, ve çok pratik, tersini çeviriyorum blender oluyor. 0013464 İitiraf edeyim yemeklerin çoğunu (meyve ve et dahil) bununla yapıyorum. Ama dikkat etmek lazım, blender bebeği yetiştirmemek için mümkün olduğunca blenderdan kaçınmak, çatalla ezmek ya da cam rendeden geçirmek gerekiyor. 8. ayın ortalarına doğru da balık ve tavuk etiyle de tanıştı Arya.. Haftada iki üç gün balık/tavuk/hindi, diğer günlerde de kırmızı et yemesi gerekiyor ama daha hala tam bir düzen oturtamadık biz. Arya çok iştahlı bir bebek değil, ancak tadını çok severse güzel yiyor, sevmediyse ağzını bir kilitliyor ki açabilene aşkolsun, o yüzden işimiz kolay değil. Ek gıda dışında mümkün olduğunca (ne yazık ki artık azaldı) anne sütüne de devam etmeye çalışıyoruz, günde iki defa da devam sütü vermeye çalışıyorum. Hele bu ay o kadar ço hastalandı ve ateşlendi ki, neredeyse 10 gün hiç yemek yemeden devam sütü içti içebildiği kadar 🙁 Bu ayki tartımız beni korkutmuyor değil, nasıl çıkacak bakalım … Devam sütü olarak da Hipp organik olanı kullanıyorum, evet kokusu biraz kötü ( biraz mıı), tadı da hiç tatlı değil (tatlı olmasın zaten) ama şimdilik memnunum bakalım…

9 aylık bir bebeğin genel olarak yavaş yavaş sofra yemeklerine başlaması lazım ama bu bebeğin gelişimi ile ilgili.. Arya hala pürtükleri yuttarken zorlanıyor, çıkartmaya çalışıyor, daha uzun bir süre eline köfte alıp yiyebileceği, kaşıkla yemeğini yiyebileceği yok gibi yani.. Bunda bir türlü çıkmayan dişlerinin ve tabi bir de doğru dürüst yemek yapmayı bilmeyen acemi annesinin etkisi de olabilir 🙂 Anlayacğınız daha çok yolumuz var, ama napalım fena da gitmemişiz şimdiye kadar..

Şekersiz hayat

Ek gıda maceramız başladı henüz Arya rafine şekerle tanışmadı, açıkçası şekersiz pekmez dışında “tatlı” tat ile de tanışmadı.

Benim küçük bir hayalim var… Arya’nın şekerle tanışmasını ve içli dışlı olmasını mümkün olduğunca geciktirmek istiyorum.

Bunu söylediğimde insanlardan değişik tepkiler aldım.. Bazıları “amaan saçmalama nasıl olsa yiyecek, nasıl olsa alışacak,boşveer” dedi, bazılarıysa “şekerden kim fayda görmüş ooh iyi yapıyorsun” dedi.

Ben de biliyorum ki belli bir yaştan sonra yeme konusunda onu yönlendiremeyeceğim ama en azından bir süre onu hazır gıdalardan (özellikle de bazı doktorların bile iyi bir şeymiş gibi önerdiği bebe bisküvilerinden), basit şekerlerden uzak tutmaya çalışacağım..

Neden mi.. Alın size bir dolu neden..

seker-300x300

Rafine edilmiş basit şekerler güzel tatları sayesinde çokça tüketilir ancak besin değeri olmadığı gibi, doygunluk hissi de vermez. Kan şekerini de hızla yükseltir sonrasında da hızlı bir düşüşe sebep olur. Rafine şeker tüketen çocukların kan şekerinde hızla yükselmeye bağlı hiperaktif davranışlar gösterdikleri, sonrasında da kan şekerinin hızla düşmesine bağlı depresif bir moda girdikleri de biliniyor.

Amerikan Pediatri Akademisi de çocukların rafine şekerden uzak durmasını öğütlüyor. Erken yaşta basit şeker tüketiminin diş çürüklerine, ileriki yaşlarda obezite ve obezite ilişkili hastalıklara, şeker hastalığı, kalp hastalıkları ve kansere kadar yol açabileceğini, ve ileride daha fazla şekerli gıda tüketme şeklinde bir davranış paterni oluşturacağını söylüyor. Meyve suyu konusunda ise 7 yaş altında günde 170 mililitre, daha büyüklerde de 350 ml’den daha fazla meyve suyu tüketiminin zararlı olduğunu vurguluyor.

Hal böyle olunca, rafine şekerin, sosyal olarak kabul edilebilecek en alt sınırda tüketilmesi (doğum günü ya da özel günlerde) taraftarıyım. Aslında, keşke yeterince karalı ve iradeli olabilsem de, ben de çıkarabilsem hayatımdan bu zararlıları..

Arya’nın “anne o çikolatayı istiyoruuumm” diye tutturacağı günler de gelecek belki evet, ama bari o zamana kadar, en azından ipler benim elimdeyken (acaba ??) mümkün olduğunca uzak tutmak istiyorum kızımı.

  • Go to page 1
  • Go to page 2
  • Go to Next Page »

Primary Sidebar

Son Yazılar

  • Oyun grubu
  • 20. Aydan notlar
  • 2 yaş sendromu dedikleri
  • Böcek korkusu
  • Ayy daha yürümüyor mu!

Arşivler

  • Şubat 2016
  • Ocak 2016
  • Ekim 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014

Handcrafted with on the Genesis Framework